Leonardo da Vinci, sadelik en yüksek gelişmişlik düzeyidir der. Platon önümüzü görmenin formülünü, günlük hayatın mekanizmasını sadeleştirmek olarak sunar.
Sadelik… Tüketim çılgınlığından sıkılanların mutlu olma biçimi ve günlük yaşamda yeni trend. Sade yaşamı benimseyen insanların ortak özelliklerine bakın. Bir ideal uğrunda koştuklarını, kesinlik ve netlik duygularının gelişkin olduğunu, iç dünyalarındaki uyumun ölçüsünün kendilerinde olduğunu ve dünyaya karşı sorumluluk hissettiklerini göreceksiniz.
Sanatta sadelik, tıpkı yaşamdaki sadelik gibi değerli. Özel. Sadelik insanlık tarihi kadar eskidir. Descartes, “karmaşık şeylerin güzel olduğunu düşünmek insanların ortak yanlışıdır” der. Hegel, minimalist yaklaşımı, sade ama basit olmayan, yalın ama yavan olmayan bir güzellik olarak tanımlar. Kant ise akla hem de saf akla hitap eden sadece saf akıl ile haz alınan bir güzellik olarak kabul eder minimalizmi.
Sadelik, 1960’larda modern sanat ve müzikte minimalist bir akım olarak değerini bulur. Görsel sanatlar açısından ise biçime ve duyguya verilen aşırı öneme bir tepki olarak ortaya çıkar.
Sadelik insan doğasına en uygun olandır aslında. Amaca hizmet eden, aşırıya kaçmayan, güzelliği doğasında ve ruhunda olan özgün işlere imza atmak. Ne büyük bir haz… Üstelik bunu doğru tasarlanmış stratejiler ve bu stratejileri hayata geçiren yaratıcı tasarımlar, üretimler ve akılcı medya planları ile besliyorsanız… Bizim gözümüzde işte sadelik tam da böyle bir şey.
Sibel Çelik Sözer